Dünyanın En Uzak Yerleşim Yeri

Tristan da Cunha, dünyanın en uzak yerleşim yeri olan adası olarak kabul edilir. Tristan da Cunha, coğrafî açıdan Afrika kıtasına dahil olan, Britanya Denizaşırı Toprakları bölgesi olan ve Saint Helena, Ascension Adası ile birlikte Saint Helena, Ascension ve Tristan da Cunha’nın bir parçası olan bir adadır. Tristan da Cunha adası, dünyanın üzerinde yerleşim olan karaya en uzak adasıdır.

Atlantik Okyanusu’ndadır. Tristan da Cunha grubunun altı küçük adası toplu olarak yönetilir. Bu ada, 1506 yılında Portekizli bir Amiral olan Tristao da Cunha tarafından keşfedilmiştir. Nüfusu 275 kişi olan bu ada aktif volkanik kökenlidir. Bu adaya en yakın kara parçası kuzeyde 2.334 km uzaklıktaki St. Helena adası, en yakın kıta şehri ise 2.778 km doğuda Güney Afrika Cumhuriyeti’nde bulunan Cape Town’dır. Adada yerleşim sadece Edinburgh of the Seven Seas’te bulunmakta olup, adada havaalanı bulunmamakta, sadece küçük bir liman bulunmaktadır. Adada bir okul, bir hastane, bir postane, bir müze, bir pastane, bir bar ve bir yüzme havuzu bulunmaktadır. Tristan da Cunha izole olmuş, küçük halkı sayesinde, bu ada dünyanın yaşanacak en büyüleyici ve eşsiz yerlerden biri olarak bilinmektedir. Adada bir golf sahası, bir kilise, bir doktor, beş hemşire ve bir de istakoz fabrikası bulunmaktadır. Bu adaya gitmek istiyen kişi, ilk önce Cape Town’a ulaşmalı, daha sonra bir balıkçı teknesine binmelidir. Bu yolculuk, dünyanın en hırçın dalgaları arasında yaklaşık 1 hafta sürmektedir. Fırtınalı günlerde ise bu zorlu yolculuğa dayanamayan tekneler, adaya ulaşamadan geri dönmektedir. Adada patates ana mahsuldür ve kıyı tabanlı kabuklu deniz ürünleri avcılığı ana endüstridir; ıstakoz ve kerevit ihraç edilir. Adada hayvancılık iç tüketim için yapılır. Adanın posta pulları ve madeni paralarının satışı da halkın gelirine katkıda bulunur.

One Comment on “Dünyanın En Uzak Yerleşim Yeri”

  1. Dünyanın En Uzak Yerleşim Yeri konulu makale, insan yaşamının zorluklarını ve doğanın güzelliklerini harika bir şekilde yansıtıyor. Bu yerlerin izolasyonu, hem kültürel çeşitliliği hem de dayanıklılığı gösteriyor. Uzak yerleşim yerlerinin keşfi, insanın doğayla olan bağını yeniden düşünmemizi sağlıyor. Gerçekten ilham verici!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir