Sultan Mahmut ile Tıkandı Baba Kısa Hikayesi

tıkandı babaBir gün Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip halkın içinde dolaşmaya başlamış. Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyormuş.
-Tıkandı Baba, çay getir!
-Tıkandı Baba, kahve getir!
Bu durum Sultan Mahmut’un dikkatini çekmiş.
– Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi? diye sormuş Tıkandı Baba’ya.
– Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba.
– Anlat Baba anlat! Merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi.
Tıkandı Baba da peki deyip başlamış anlatmaya.
– Bir gece rüyamda birçok insan gördüm, her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. Benimki de onlarınki kadar aksın diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden onların ki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben yine açmak için uğraşırken bir zat göründü.
– Tıkandı Baba, tıkandı. Uğraşma artık. dedi. O gün bu gün adım Tıkandı Babaya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdi de burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz.
Tıkandı Baba’nın anlattıkları Sultan Mahmut’un dikkatini çekmiş. Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına:
– Her gün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz. Her dilimin altında bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz. demiş.
Sultan Mahmut’un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı Baba’ya baklavaları vermişler. Tıkandı Baba baklavayı almış, bakmış baklava nefis.
– Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış evin yolunu tutmuş. Yolda giderken ben en iyisi bu baklavayı satayım evin ihtiyaçlarını gidereyim demiş ve işlek bir yol kenarına geçip başlamış bağırmaya.
– Taze baklava, güzel baklava.
Bu esnada oradan geçen bir adam baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar ve Tıkandı Baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. Müşteri baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim, diğer dilim derken bir bakmış ki her dilimin altında altın var. Ertesi akşam adam acaba yine gelir mi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye. Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı Baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş.
Müşteri hiçbir şey olmamış gibi.
– Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım. demiş. Tıkandı Baba da Peki demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı Baba’ya her akşam baklavalar gelmiş ve adam da her akşam Tıkandı Baba’dan baklavaları satın almış. Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut.
– Bizim Tıkandı Baba’ya bir bakalım deyip Tıkandı Baba’nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim tıkandı baba eskisi gibi darmadağın. Sultan.
– Tıkandı Baba sana baklavalar gelmedi mi? demiş.
– Geldi sultanım!
– Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?
– Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağ olasınız, duacınızım.
Sultan şöyle bir tebessüm etmiş.
– Anlaşıldı Tıkandı Baba anlaşıldı, hadi benimle gel. deyip almış ve devletin hazine odasına götürmüş.
– Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir” demiş. Tıkandı Baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda, düştü düşecek. Sultan demiş.
– Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar” demiş ve askerlerden birini çağırmış.
– Alın bu adamı Üsküdar’ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin” demiş.
Padişahın adamları peki deyip adamı alıp Üsküdar’a götürmüşler.
– Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler.
Baba, “niçin?” demiş. Askerler:
– Hele sen bir beğen bakalım demişler. Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline.
– Ne olacak şimdi demiş.
– Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı. demiş.
Adam taşı kaldırmış tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişah’a haber vermişler. İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş:VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT.

Zümrüt, Rengi, Özellikleri ve Faydaları

Zümrüt bir çok yerde zenginliği simgelemektedir. Zümrüdün rengi yeşildir. Zümrüt en değerli taşlardan biridir. Zümrüt yüzyıllardır mücevher olarak kullanılmaktadır. Zümrüt başarı ve tatmin duygularını ön plana çıkarmaktadır. Zümrüt insanlara sevgi duygusu ve yaşama sevinci verir. Aile sevgisini arttırır. Mutluluğu simge eder. Zümrüt insanlara arkadaşlığı ve evliliği ifade eder. Zümrüt mükemmel bir taştır. Zümrüt diğer değerli taşlara bakarak daha yumuşak huylu bir taştır. Zümrüt çok fazla parlamaz. Zümrüdün bağışıklık sistemini ve sinir sistemini güçlendirdiği bilinir. Zümrüt taşı boğa, koç ve ikizler burcunu temsil eder. Hisleri dengede tutan zümrüt taşı zarafetin de simgesidir. Zümrüdün rengi göz alıcı ve etkileyicidir. Zümrüt çok değerli bir mücevherdir. Zümrüt hava grubundan olan bir taştır. Zümrüt çatlak ve kırıkları ile ünlü bir taştır. Çatlak ve kırık olmayan zümrütlere nadiren rastlanıldığı için zümrüt değerli bir taştır. Zümrüt taşı sahibine bolluk ve mutluluk getirir. Zümrüt evlilik hayatında sadakati artırır. Zümrüt vücuda çok kaliteli bir enerji verir. İnsanın kendine olan güveni artırır.

Ametist Taşı Faydaları Ve Kullanıldığı Yerler

Şifa bakımından en güçlü taşlardan olan ametist, değerli taş sevenler içinde en gözde taşlardan biridir. Kuvars ailesinden mor yada mavi-mor renkli bir taştır. Ona bu rengi verenin, içinde bulunan demir olduğu düşünülmektedir. Renkleri gün ışığında değişen bazı ametistler, gerçek renklerine ancak röntgen ışınları altında kavuşabilirler. Asırlar boyunca, değişik uygarlıklarda sevgi ve beğeniyle kullanılmış, Asya ve Mısır’da mühür olarak değer kazanmıştır. Eski çağlarda “sarhoşluğu yok eden taş” olarak bilinirdi. O zamanlarda kadeh, çanak, kap gibi şeylerin bir çoğu ametistten yapılmaktaydı. Ametist astrolojide de başak, oğlak, kova ve balık burcu insanının taşı olarak bilinir. Devamını Oku

Karacaoğlan Çukurova İsimli Şiir

Çukurova bayramlığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet dense sana yakışır dağlar
Ağacımız yapraklarla donanır
Taşlarımız bir birliğe inanır
Hep çiçekler bağrınızda gönenir
Pınarınız çağlar, akışır dağlar

Devamını Oku

Mevlana Dün Gece İsimli Şiiri

Ne güzel geceydi dün gece, ne güzel geceydi
Onunla sarmaş dolaş, dudak dudağa
Talih kapısı ardına kadar açık
Güneş kucağımızda
Ne güzel geceydi dün gece
Ne güzel geceydi
Şarap tasını her sunuşunda
Diyordu aklına başına al
Hani dün gece aklın da tam sırasıydı ya.
Mevlana