Zahide, 1911 yılında Kırşehir’e Bağlı Çiçekdağı ilçesinin Yukarı Hacı Ahmetli Köyü’nde doğar. Zahide gençlik çağında endamı ve güzelliği ile dikkatleri üzerine çekmeye başlar. Zahidem türküsünü ortaya çıkaran, Zahide’nin güzelliğidir. Zahide’nin bu güzelliği karşısında Mehmet Ağa’nın kapısında büyüyen Arap Mustafa Zahide’ye aşık olur. Ama fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrını bir türlü açığa vuramaz. Arap Mustafa, çareyi gurbet ellere İzmir’e gidip çalışmakta bulur. Kazandığı para ile çok sevdiği Zahide’sine kavuşmanın hayallerini kurar. Gece gündüz hiç yorulmadan, hiç durmadan çalışır. Aç kalır, susuz kalır, her türlü zorluğa dayanır. Tek hayali vardır, o da Zahide’sine kavuşmaktır. Arap oğlu Mustafa’nın İzmir’e gitmesinden az bir zaman sonra güzelim Zahide’yi Yukarı Hacı Ahmetli Köyünden Molla Hasan isminde zengin biriyle evlendirirler. Zahide ise Arap Mustafa’ya aşıktır. Bu aşktan ne Arap Mustafa’nın ne de çevresindekilerin haberi vardır. Zahide’nin eşi Malla Hasan’ dan iki kız çocuğu olur. Arap Mustafa ise uzun bir müddet İzmir’de çalışır, bu arada gelip giden yöre halkından hep Zahide’yi sorar. Zahide’nin gelin olduğunu duyar ve bütün dünyası yıkılır. Zahide’ye olan aşkı yüzünden uzun müddet evlenmez. Bu arada da Zahide için beyitler söyler. Zahide ise sararıp solmakta, her geçen gün erimektedir. Yüzünün güzelliği ise ümitsiz aşkıyla solmuştur. Zahide, yakalandığı ince hastalıktan veremden dolayı 1965 yılında hayatını kaybeder, bu ölüme dayanamayan Arap Mustafa, Zahide’ye türküler söyleyerek 1966 yılında hayatını kaybeder. Köylüleri, sağlıklarında kavuşamayan bu iki aşığı yan yana koyarak son görevlerini yerine getirirler. İki aşığın mezarları Yukarı Hacı Ahmetli köyünün camisinin avlusunda bulunmaktadır. Zahidem türküsü Kırşehir’li ozanımız Neşet Ertaş tarafından seslendirilerek yurdumuza duyurulmuştur. Türküde geçen Alişan ile Duran, Zahide’nin küçük kardeşleridir. Bacaksız oğlan Zahide’nin kocası Molla Hasan olup, 1974 yılında Yukarı Hacı Ahmetli köyünde ölmüştür. 15 Aralık 1968 yılında, Çiçekdağı Beşikli Köyü’nde Ziraat teknisyeni Mehmet Koç, Zahidem Türküsü’nü, dayısı Arapoğlu Mustafa Öztürk’ün ağzından bizzat alıntı yapmıştır. Emekli öğretmen, Şair H.Vahit Bulut’da 1973 yılında Zahidem ile ilgili bir araştırma yapmış Kırşehir Halk Ozanları kitabında Zahide’nin de Arapoğul’na yaktığı ağıtı yöreden tespit ederek yayınlamıştır. Arap Mustafanın Zahidem isimli eseri şöyledir. Zahide’m gurbanım sallama beşik Beni genç yaşımda eyledin aşık Kadir Mevla’m senden bir yar isterim Ağ buğday benizli zülfü dolaşık İzmir dağlarında esirim esir Affeyle Zahidem hep bende kusur Eğer baban seni bana verirse Nemize yetmiyor el kadar hasır Gurban olurum Alişan’a Hacı’ya Nazlı yarım düşemedim kocaya Çıksam Büyüköz’e seyran eylesem Çeşmenin başına gelen sucuya Ayınan doğarda gülene aşar Zahidemi görenin tebdili şaşar İyinin kaderi kötüye düşer Diken arasında kalmış gül gibi Zahidem gurbanım dar günüm dardan El eder Zahidem iğdeli bağdan Kahkülüne sürmüş kokulu yağdan Derdim beni del’ediyor Zahidem Kurban olurum Alişan’a Duran’a Müjdeler veririm Zahidemi bulana Zahidemde benziyor çölde ceylana Ceylan avcın ben olam Zahidem Yine doğdu ülker ile terazi Zahidem de has bahçenin kirazı Kaderim övünsün bacaksız oğlan Şu yalan dünyada adım murazı Hazeli’de deli gönlüm hazeli Çiçekdağı döktü m’ola gazeli Dolaştım alemi gurbet gezeli Bulamadım Zahidem’den güzeli Kömür gözlüm al eline kalemi Ben söyleyim yaz başıma geleni Fukara deyip de gelmedin bana Hani göster açlığından ölen Zahidem gurbanım n’olacak halim Gene bir söz duydum kırıldı belim Gelenden gidenden haber sorarım Zahidem bu hafta oluyor gelin Ziyaretten çıktım Çender’in özü Kum gibi kaynıyor Zahidem gözü Aslını sorarsan esalet yerden Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı Anamdan doğalı çok çektim cefa Şu yalan dünyada sürmedim sefa Eğer ahbaplardan soran olursa Orta Hacı Ahmetli’den Garip Mustafa Aslımı sorarsan Çiçekdağlıyım Felek vurdu kollarımdan bağlıyım Eğer beni sorup bilen olmazsa Orta Hacı Ahmetli den Arapoğlu’yum 23-24 Nisan 1972 tarihinde Yukarı Hacı Ahmetli Köyü öğretmeni Mustafa Uçar ve köy ahalisinden araştırılarak derlenmiştir. Arap Mustafa’nın Zahide’ye şiirler yazdığı gibi, Zahide’ de, Arap Mustafa için şiirler söylemiştir. Bu şiirin üç kıtasını H. Vahit Bulut, 1973 yılında Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Zahide’nin yakın arkadaşı ve sırdaşı Fatik’ten derlemiştir.Bu nasıl sevdaymış geldi başıma
Felek ağu kattı tatlı aşıma
Sevda çekenlere zor gelir gurbet
Gece gündüz elim kalkmaz işime.
Aşağıda sap kağnısı geliyo
Derdin beni elik elik eliyo
Kurbanlar olayım gara Mustafam
Babam beni yad ellere veriyo.
Arapoğlu derler gayeten atik
Gözleri kara da, kaşları çatık
Git nazlı y de bir haber getir
Bastığın yerlere kurbanım Fatik.
Ağlayarak yayığımı yayarım
Yarim gitti günlerini sayarım
Çıksa Büyüköz’e mendil sallasa
Islık çalsa ıslığını duyarım.
Coşkuna da deli gönül coşkuna
Aşkından Zahide döndü şaşkına
Sensiz edemiyom nazlı civanım
N’olur bir yol görün Allah aşkına.
KAYNAK
– Doğuş Gazetesi, Sayı, 8,9-18 Ekim 1973.
– H. Vahit Bulut, Kırşehir Halk Ozanları, Filiz Yay. 1983, S. 109.
Kaynak:
Öyküleriyle Kırşehir Tütküleri, Destanları, Ağıtları (sayfa: 206,207,208)
Baki Yaşa Altınok
Oba Kitabevi
Ankara, Mayıs 2003