Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki
çiğdemler güller mor menevşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hala koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam çölleşirdi dünya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar çökerdi yüreğime
Hala koynumda resmin
Gün akşam olur elinde kitaplar
ve bir demet çiçekle çıkıp gelirdin
bir kez bile unutmadın merhaba demeyi
ve en yanık türküleri nasıl da söylerdin
bir dostun vurulduğu gün
Hala koynumda resmin
Kaç mevsim kırlara çıkıp
çiçekler topladık mezarlar için
Belki ürküttük tarla kuşlarını
belki kurdu kuşu ürküttük
ama aşkı ürkütmedik hiç
Hala koynumda resmin
Ve hala sımsıcak durur anılar
sımsıcak ve biraz boynu bükük
Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
yasak bir kitap gibi durmaktadır
ve firari bir sevda gibi
Şimdi duvarlarda resmin.
Ahmet Telli
“Gün biter gülüsün kalır bende
Anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
Yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
Güz bitip sular köpürür de
Kapanmaz gülüşünün açtığı yara
Uçurum olur zaman her gece
Her gece yeni bir savaş baslar
Acı ses olur, ses deli yağmur
Sığındığım her yer adınla anılır
Ben girerim sokağı devriyeler basar
Bir de gülüsün eklenir kimliğime”