Etiket arşivi: Hz. Peygamber sözleri

Hadisi Şerif

Hz. MuhammedYa Rabbi! Hatalarımı su gibi temizle ya rabbi. Nasıl ki beyaz bir elbiseyi kilerinden arındırıyorsun, beni de, kalbimi de ve hatalarımı da sen  her türlü kirden arındır ya rabbi. 
 
Allahım! Hatalarımı kar ve soğuk su ile temizle. Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan arındır.
Hz. Muhammed (s.a.s)
(Nesaî, “Taharet”, 49; Ayrıca bk. Buhârî, “De’avât”, 38, 43-45; Müslim, “Zikir”, 49)

Hadisi Şerif

İnsanların toplum içindeki davranışlarını ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla başvurulan kurallar topluluğuna ahlak denir. Ahlak, başka insanların davranışlarını olumlu ya da olumsuz bir biçimde yargılamakta kullanılan ölçüler topluluğudur. İnsanlık tarihi boyunca, her insan topluluğunda ahlak dizisi var olmuştur. Bu dizi toplumdan topluma ve aynı toplum içinde ise çağdan çağa türlü değişiklikler gösterir. Mukaddes dinlerdeki bütün peygamberler insanları iyiliğe ve doğruluğa kavuşturmak için gönderilmişlerdir. Bir peygamberin en önemli görevlerinden biri topluma güzel ahlak kazandırmaktır. Son din olan İslam dini ile güzel ahlak tamamlanmıştır.
 
İslam, güzel ahlaktır.
 
Hz. Muhammed (s.a.v)
(Kenzü’l-Ummal, 3/17, Hadis No: 5225.)

Hadisi Şerif

Yüce Yaratıcı, kullarının ne görüşüne bakar, ne malına bakar, ne de makam ve mevkisine bakar. Yüce Mevla, kullarının kalbine, takvasına ve hak yolunda ne iş yaptığına bakar. Dili farklı, işi farklı, kalbi farklı konuşan bir insanın Allah katında yeri yoktur. 
 
Allah, sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O, sadece sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
 
Hz. Muhammed (s.a.v)
(Müslim, Birr, 34; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 3/285, 539.)

Hadisi Şerif

Bir insan Allah’ a iman etmedikçe cennete giremez. İnsanlar ise birbirlerini gerçek manada sevmedikçe iman etmiş sayılmazlar. Yaradılanı sevmeyeni Yaradan da sevmez.
 
İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.
Hz. Muhammed (s.a.v)
(Müslim, Îman, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56.)