Senin yokluğunda her yer karanlıktı, dünya ıssız ve dünya durgundu. Her yerde bir ışık aradım, bir ateş bulamadım gönlümü ısıtmak için. Sen gelince güneş doğdu sanki, artık hayatım çok güzel, her şey başka oldu, sensizlik ne kadar zormuş.
Sen gelmeden önce her yer karanlık
Aşkın şarabını içenler dilber, Mecnun gibi avare gezer, sarhoş olur. Yüzünün güzelliğini görenler canından geçer dilber, Ferhat gibi dönerek perişan olur. Kaşların çatal çeker kervana, merhametin çok gelir imana, yüzün benzer güneşin aklına, öerme saçlarını dilber harem olur.
Aşkın şarabını içerler dilber
Bilmeden sevdim seni ela gözlü benli dilber, yetmez mi bana bunca naz eylediğin, senin yüzünden dillere düştüm, yeter artık ettiğin bunca naza.
Bilmezliğe sevdim seni
Yeter naz eyledin yeter
Dillere düşürdün beni
Yeter naz eyledin yeter
Dumanlı dumanlı bakarsın yaylamıza yüce Aladağ, ne güzelde bezenmişsin sarı çiçeklerle yiğitlerin yatağı Aladağ. Dilberlerin ne güzel bakar ala ala Aladağ.
Dumanlıdır Aladağ’ın alanı
Ortasında sarı çiçek savranı
Yiğitler durağı aslan yatağı
Dilberlerin hep de böyle ala mı