Sizin alınız al inandım Sizin morunuz mor inandım Tanrınız büyük amenna Şiiriniz adamakıllı şiir Dumanı da caba Bütün ağaçlarla uyuşmuşum Kalabalık ha olmuş ha olmamış Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum Devamını Oku
Üst üste koyduğum, Hayat taşlarımdan en alttakiyken; Çekiliyorsun kenara, Ve yıkılıyor kulem. Ne kolay gidiyorsun, Siler gibi tırnaklarından ojelerini. Oldum olası sevmediğimi, Aseton kokusunu bilmezmiş gibi. Oysa saklıyorum hala içimde seni; Kurumuş bir ağaç kabuğunda kalakalan, Devamını Oku
Benim küçük Asya’m! Gizemiyle kucaklar beni gözleri efsunlu bakamam, kara gözleri ile neler anlatır, geceleri bir başka parlar gözleri, yıldızlara çağırır beni, küçük Asya’m.
Madem geldin, uğradın yanıma
yaslan, kavruk gövdem bu.
Yaşım kaç mı? Saymadım ki,
ya da unutmuşum, bağışla.
Bu: bir boşluk: içimde
Yaşamak izi de denir,
Sanki, nice kelebek tozu, içinde.
Çok durdum, hiç gitmedim ben, bu dağ başında
Rüzgara ağladım bazen,
” Asıl adı Zeynel Abidin’dir. 1865 yılında Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı Yenice köyünde doğmuştur. Sıdkı Baba’nın soyu Oğuzların Bozok kolundan gelmektedir. Küçük yaşta babası vefat etmiştir. Altı yaşındayken Pervane mahlasıyla şiirler söylemeye başladığı söylenir. On dört yaşındayken Pervane mahlası yerine Sıdkı mahlasını almıştır. 63 yıllık ömrünün 51 yılını Hacıbektaş Veli Dergahına hizmet ederek geçirmiştir. Sıdkı Baba, şiirlerinde sevgi, hoşgörü, birlik, beraberlik ve kardeşlik kavramlarını ön planda tutmuştur. Şiirlerini hem hece hem aruz vezniyle kaleme almıştır. ”
Pür ateşim açdırma sakın ağzımı zinhar
Zalim beni söyletme derunumda neler var
Bilmez miyim ettiklerini eyleme inkar
Zalim beni söyletme derunumda neler var
Aşkınla yürek yaralarım işler onulmaz
Meydan-ı mahabbette bu hicran unudulmaz
Aşık sana çoksa bana dil-ber mi bulunmaz
Zalim beni söyletme derunumda neler var
Bed-çihre rakibi aceb adem mi sanırsın
Bir gün gelir ondan dahi ey şuh usanırsın
Etdiklerine nadim olursun utanırsın
Zalim beni söyletme derunumda neler var
Her derdine ben sabr edeyim şuh-i cihanım
Öyle narin, öyle naif
bir hal var ki üstümde
Bulut gibi hafif hissediyorum
kendimi.
Bir yanım göğe çekiyor beni.
Ayağım toprakta.
Gözlerin üzerimde
biliyorum.
Şu anda bu satırları okuyorsan,
Hayattasın demektir.
Ne duruyorsun hala!
Aşkı tat! Çık sokaklara! Gülümse!
İnsanlara selam ver,
Derin bir nefes al, bir sigara daha yak,
bir kahve daha iç,
sev, seviş!
yıldızları izle,
güzel bir müzik dinle,
bir çocuğun saçlarını okşa.
Çünkü yaşamak;
savaşmak ve düşünmek için çok kısa…
Gel Ey! Gözleri hançer güzel, Seni bekliyorum yıllardır, Gel Ey karanlık gecemin saklı yıldızı! İşte şarap kırmızı İşte kan kırmızı. İçelim aşkı. Gül kırmızı. Koklayalım aşkı. Gel asra yemin olsun. Tutalım sözümüzü.
♥Şair, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist, eleştirmen olan ve aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olan Attila İlhan, 15 Haziran 1925’te İzmir Menemen’de doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesini yarım bıraktı. Attila İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirmiştir. Kalp rahatsızlığı devam eden Attila İlhan, 10 Ekim 2005’te İstanbul’da ikinci kalp krizi sonucu 80 yaşında hayatını kaybetmiştir.♥
haliç’te bir vapuru vurdular dört kişiDevamını Oku