Savaşa gitmek mi istersin, git asker Gidenin bir daha gelmediği Kanlı, kuduran savaşa Burda olacağım geri dönersen Yeşeren karaağaçlar altında bekleyeceğim seni Bekleyeceğim çıplak ağaçlar altında Dönünceye dek en son asker Devamını Oku
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
Hz. Muhammed (s.a.s)(Buhârî, “Edeb”, 27; Müslim, Müsâkât 12)
Zamanlar eskimedi, ben zamansız eskidimAyna, kör duvar sağır, kaybolmuş senelerimAynada ki ben miyim? Benim mi gümüş tellerYalan mı söylüyorlar yüzümdeki çizgilerGünüm güneşe hasret, gecem gündüze gebeBen bitik ruhum bitik, düşlerim de bilmeceAynada ki ben miyim? Benim mi gümüş tellerYalan mı söylüyorlar yüzümdeki çizgilerAynada ki ben miyim? Benim mi gümüş tellerYalan mı söylüyorlar yüzümdeki çizgilerSöz: Pervin TektelMüzik: Murat Kekilli
Yar aşkıyla melül mahzun gezerdim Gülşen bahçesine düştü yolumuz Şekerler içinde şerbet ezerdim Ayrılık elinden müşkül halımız Horosan elleri gezdim bir zaman Nergiz göllerinde yüzdüm bir zaman Devamını Oku
Küfeyi Atma BabaÇin’in kırsal kesiminde yaşam savaşı veren küçük bir aile vardı. Dede, baba, anne ve çocuktan oluşan bu küçük aile oldukça sıkıntı çekiyordu. Fakirlik babanın canına tak etmişti. Bu sıkıntıları hafifletmek için her gün kendince çareler arıyordu. Bir gün baba, yılların verdiği yorgunlukla bir köşede oturmaktan ve başka bir işe yaramayan dedeyi, bir pazar küfesine koyarak nehre doğru yola çıktı. Nehrin kenarında arkadaşlarıyla oynayan çocuk, babasına ne yaptığı sordu. Baba çocuğa “Dedenin bize yük olmaktan başka yaptığı bir şey yok. Onu bu küfe ile beraber nehre atmaya karar verdim” dedi. Çocuk heyecanlanarak babasına atıldı. “Aman baba, küfeyi atma. Çünkü bir gün gelir sen de yaşlanırsan eğer o küfe lazım olur bana.