Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan, bir günahı
Seni beklediğim kadar
Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar. Necip Fazıl Kısakürek
Aşk ki gerçek değilse, tutkusu olmaz
Ateşi köze döner, kokusu olmaz
Aşık olan gün, gece, ay ve yıl yanar
Güneş, ışık, rahat ve uykusu olmaz. Ömer Hayyam
Kusuruma bakmayın benim dostlar
Bağışlayın beni
Ben davullara, bayraklara aldırmayan
Bir padişahın yoluna düşmüşüm
Deli divane olmuşum
Çok uzaklardan yürüyen bir adam gibiyim ben
Çok uzaklardan geçen bir hayal gibi
Ama yok da sayılmam hani
Var olan bir şeyim ben
Haydi ben bensiz geleyim sen sensiz gel
Bir ülke iyi yönetiliyorsa, yoksulluk ve düşkünlüğün varlığı, utanç verici bir şeydir. Bir ülke kötü yönetiliyorsa, zenginlik ve onur gibi şeylerin varlığından utanç duyulmalıdır. Konfüçyüs
Helal kıldı ma’şuka aşık kendi kanını
Ma’şuk nakşından okur aşk eri Kur’anını
Yardan ayrı olunca asılıp ölmek yeğdir
Aşık kendi bırakır boynuna urganını
Gitmez aşık gözünden hergiz ma’şuk hayali
Nitekim zilha verir Yusuf’un nişanını
Dirlik budur aşıka ma’şuk yolunda öle
Sorarlar ise aydam aşıkın burhanını
Belkıys ile Süleyman aşka düştü bir zaman
İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını
Gökteki Harut Marut aşk için indi yere
Zühre yüzün görecek unuttu Rahman’ını
Güzaf görmen siz aşkı kime oğradı ise
Kara, yağmura doğru
Rüzgara karşı, buğulu
Uçurumlar arasından
Sislerin ortasından
Yılmadan! Durmadan
Sıkılmadan! Yorulmadan
Daha çok gam üstlenip
Yaşamak isterim ben
Hayatın gani tadını alıp
Taşımaktansa mütemadiyen
Onca meyiller muzdarip
Biri geldi, hoca Senai öldü dedi
Yabana atılır bir er değildi ki, omuz silkelim
Saman çöpü değildi ki uçtu diyelim
Su değildi ki, soğuktan dondu diyelim
Tarak değildi ki, bir saç teli kırdı onu diyelim
Buğday tanesi değildi ki, toprakla kayboldu diyelim
O şu toprak yurtta bir altın gömüsüydü.
Bir arpaya sayardı iki cihanı
Aldı topraktan yaratılan bedeni bir gün, fırlattı toprağa attı
Aldı götürdü akıl denen şeyi
Yanlış laf mı ediyoruz ne
Erenlerin gönlünde ol sultan dükkan açtı
Nice bizim gibiler anda konuban geçti
Cümle erenler uçtu dağlar yazılar geçti
Aşk kazanına düştü kaynayıbanı pişti
Bu dünyanın meseli benzer murdar gövdeye
İtler gövdeye düştü Hak dostu kodu geçti
Aşık mı diyem ona can terkini urmadı
Aşık ona diyeler kim melamete düştü
Yine esridi Yunus Taptuk yüzün görelden
Meğer onun gölünden bir cur’a şerbet içti. Yunus Emre